28 Aralık 2008 Pazar

cool!

Oz=oz
la colchique=ben

'olaylar şöyle gelişir:

la colchique:

36,37,38
la colchique:
yorum farkları
' ,Oz, ':
ne o
la colchique:
bloğuna gir yorumların zamanlarına bak
la colchique:
son 2 hane
' ,Oz, ':
tamam
' ,Oz, ':
ikisini de ben yaptım ondan olmasın
la colchique:
:)
la colchique:
melis sen misin,
' ,Oz, ':
evet
la colchique:
allah seni kahretmesin
' ,Oz, ':
etmesin
' ,Oz, ':
nasıl hikaye
la colchique:
çok güzel ya başlarda aman oz ne biçim yazmışın dedim sonra sonunda baya güldüm ben
' ,Oz, ':
B)
' ,Oz, ':
gökeye anlatıyordum sonra yazayım dedim
' ,Oz, ':
bayağı kısa sürdü
la colchique:
iyi yapmışın ben de sana bugünün hikayesini anlatayım ozaman beğenirsem ben de bloğa koyarım
' ,Oz, ':
anlat
' ,Oz, ':
ayyuka dinle bir de
la colchique:
sabah donduğumu anlayarak uyandım,yorganım yere düşmüştü yine de içimi bir neşe kaplamıştı kurduğum saatten önce uyandığım için,alelacele giyindim
la colchique:
makyaj yapmadım
' ,Oz, ':
B)
la colchique:
vapur saatlerini gözden geçirdikten sonra 9:15 e binmek için kalın eldivenlerimle anahtarı zor tutarak kapıyı kitledim. yürüdüm rüzgar çoktu ama sıkı giyinmiştim kendime aferin dedim. vapur gelmişti acele etmeden sakin adımlarla vapura bindim erken bir vakit olduğundan cam kenaları kapılmamıştı sevindirik oldum ve nereye oturacağımı şaşırdım üst kata çıktım niye bende bilmiyorum en sondaki koltuğu seçtim cam kenarına sıvıştım.
la colchique:
karşımda bir adam oturuyordu bıyıkları dikkatimi çekti
la colchique:
birine çok benzettim
la colchique:
ya da oydu
la colchique:
yiğit özgür
' ,Oz, ':
ehehe
la colchique:
emin olmak istiyordum ama cesaret edemedim ya değilse? rezil olmak da vardı cool oldum kulaklığımı taktım ayağımda tempo tutarak dinlediğim müziğin kalitesini belli etmeye çalışıyormuşum gibi hissettim
la colchique:
gözüm sürekli ona gidiyordu
' ,Oz, ':
ahahaah
la colchique:
6 veya 7 kes gözlerimiz kesişti en sonuncuda artık utancımdan kafamı hızlı çevirdim baya komik oldu daha çok utandım
' ,Oz, ':
ehahaeaheaeheaha
la colchique:
sonra çantasından uykusuz çıkardı
la colchique:
sandık içini okudu
' ,Oz, ':
tombul yanaklıysa yiğit özgürdür
la colchique:
tombul yanaklıydı
la colchique:
karükatürlere gülmüyordu
' ,Oz, ':
odur o antalyalı gibimiydi böbekli güdükmüydü
la colchique:
göbekliydi valla
la colchique:
iriceneydi
' ,Oz, ':
aha o vallahi
' ,Oz, ':
ben gördüm oradan biliyorum B)
la colchique:
sevimli suratı çekici yapıyor onu sanırım
la colchique:
saçları küt gibiydi ama dalgalı tabi
' ,Oz, ':
kestirmişti
la colchique:
kestirdi herhalde diye düşündüm
la colchique:
sonra gene cool takılmak için vapurdan en geç inmeye karar verdim
la colchique:
o da öyle yaptı
' ,Oz, ':
el ele tutuşsaydınız
la colchique:
ama ondan önce inmeliydim bi de arkama bakmadım embesil gibi coolluğun dibi batsın mına kyim
la colchique:
o arada telefonum çaldı harika bir fransız melodisiyle
la colchique:
o an iki kat daha havalı olduğumu zannettim
la colchique:
bana baktı yine
' ,Oz, ':
vuu
la colchique:
sonra indik vapurdan haddinden fazla hızlı adımlarla yürüdüm
la colchique:
sanki beni takip edecek de "merhaba güzel bayan tanışabilirmiyiz?" diyecekmiş gibi hayaller kurdum
la colchique:
akşam eve gelene kadar da bu olayı düşündüm
la colchique:
bi de korku filmi izledim
' ,Oz, ':
oldu.
la colchique:
bu kadar nasıl?
' ,Oz, ':
e güzeeelmiş
' ,Oz, ':
ben de bi kere ersin karabulutu güllükte gördüm sandım ama o değilmiş orjinalini görünce anladım
' ,Oz, ':
ya bak
' ,Oz, ':
çiz bişeyler götür bi çarşamba
' ,Oz, ':
bu çarşam ba
' ,Oz, ':
ama antalyadasın
' ,Oz, ':
ben istanbulda olucam biliyor musun?
la colchique:
ya antalyadım bu çarşamba da ouz cesaret edemem ki yanımda biri olmak zorunda
' ,Oz, ':
ben mi götürsem
la colchique:
sen gelince götür
' ,Oz, ':
ya saçmalama ya ortam cool zaten alışıyorsun
' ,Oz, ':
tamam giderzi
la colchique:
dur ben bunu bi bloğa atıyım
' ,Oz, ':
at tabii

7 Aralık 2008 Pazar

Elma


Elma; boğazı yumuşatır,mide yanması ve bulantılarını engeller,Newton'un kafasına düşmüştür,erotik bir meyvedir,hikaye ve masalların bitmesini sağlar,cadıların sembolü olmuştur,cazibesi vardır,malik asit içerir,yalnızlık meyvesidir..

Soya sosunu yemeklerde kullanmaya başladım harika sonuçlar elde ettim. Önce sosu hiç birşeyin içine koymadan öylece tattım, beğenmedim. Bunu siz de yapacağınız için ön yargılı olmayın diye önceden söylüyorum.Çok koyu bir renk veriyor,haliyle görüntüsünü de bozuyor,olsun.

Tek başına olmanın verdiği bir sorumluluk taşıyorum üzerimde, ev daha temiz,bulaşık bırakmıyorum,yemek yapıyorum bol bol, çok yiyorum,çok yiyip kilo almayan kızlardan olmak istiyorum evet burdan onlara sesleniyorum -sizi kıskanıyorum!

Küçükken evde mezleke kasedini kaybettiği için ağlayan kız, o benim!

Bayramda memleketine gidemeyenler gelin elimi öpün,yemeğimi yiyin,kolonyamı koklayın reklamdaki adam gibi sırıtın, bekliyorum.

1 Aralık 2008 Pazartesi

Fırat'a sevgiler..


Gezgin oldum.Artık sokaklara bakarak değil,onları görerek geçiyorum.(onları yazmasaydım anlatım bozukluluğu olurdu)Param gidiyor, gelmiyor geri.. olsun diyorum gidenin arkasından ağlanmaz. Trene biniyorum, ucuz, rahat,güvenli, tuvaleti var, koltuğu geniş.. ne kadar da güzel bir ulaşım aracı, neden bu kadar az insan tercih ediyor..Çocukken trenle oynanıyor, büyüyünce neden hevesi kaçıyor, çocukken oyuncak tren için tekrar tekrar yapılan yolları büyüyünce neden yapmıyoruz..Yazık diyorum biz yararlı olan şeyden yararlanmamaya alışmışız..

Küçükken polis amcaların kalbimde özel bir yeri vardı, şimdi yok.Onlar da öss öğrencileri gibi sistemin kurbanları, onlara emreden gibi olmuşlar yine yazık olmuş,(sözüm pamuk kalpli polis amcalardan dışarı)

Basın demek yalan demekmiş bir yerde, yaşadım gördüm .. Basındaki yalancıların çükü düşsün! Töbe yarebbim töbe, süpaneke dinimiz......

15 Kasım 2008 Cumartesi

geri dönüş









Uzuun bir aradan sonra tekrar yazma isteği duymamı hiçbirşeye bağlayamıyorum, rahatlayacağımı umuyorum sanırım.Bu gün her şey farklı geldi gözüme;eşyalar,ev,aynadaki kız... Dışarı çıktım sokaklar da farklıydı, herkesin acelesi vardı, otobüsler tıklım tıklım.. Vapura bindim. Deniz kirliydi ama yine de mavi olduğunu hatırlatmak istercesine güçlü dalgalar savuruyordu. Havadan güçlükle ayırabildiğim yosun kokusunu ciğerlerime çekerken dinlediğim müziğin sarhoşu olmuştum bile. Yalnız yürümenin keyfini çıkardım vapurdan inince bir süre, sonra da soğuk havada sıcak kolların bana sarılışını ve içimi ısıtışını hissettim. Renkli caddeler,çeşit çeşit insan yüzü başımı döndürmüştü.Açlıktan guruldayan midemi daha fazla bekletmeyip lezzetini tarif edemeyeceğim bir dürüm yedim,pardon iki dürüm (: Telefonum çaldı, arayan annem, konuşma bittikten sonra telefonun bana anlatmak istediği mesajı gördüm 'son vapuru kaçırma'...Koştum,erken bile gelmiştim, yine de koşmak hoşuma gitmişti, vapuru bekleyen insanları çok sevdim bir an hepsine sarılmak istedim, orada bekleyen herkesin koca bir aile olduğunu hayal ettim.. iskeleye yanaştı, ve vapurdaydım, pencere kenarları hep kapılmıştı ama bir tane buldum, tünedim.Yine o şarkı yine deniz yine içmeden sarhoş olmak..İstanbul'dayım dedim,Olmam gereken yerdeyim.. Okulumun yanındaki ince sokaktan evime doğru yürüdüm.Pamuk şeker aldım evdeki şekere.Zili çaldım. Battaniye,pijama,patik.. uyku vakti :)

7 Ağustos 2008 Perşembe

şarkılar bizi anlar..

"Trabzon’da İlknur Toptan adlı kadın, birlikte olduğu kişinin cinsel organını keserek karşı binanın çatısına attı."
Yazıma bu haberle başlamamın sebebi Türkiye'de artık psikopatlığın ne boyutlara geldiğini vurgulamak ve bundan kimi sorumlu tutacağımızı tartışmak olabilirdi, ama ben yorum yapmamaya karar verdim.

"Doritos baharatlı" adlı cipsin artık daha tuzlu olmasını sağlığımız açısından doğru bulmuyorum burdan yetkililere de seslenmiyorum..

Klasik müzik dinlemezsiniz değil mi? Dinleseniz ne kadar güzel olurdu. Kemanların , çelloların sesi sizinle dertleşmeye hazır halbuki.Bazen piyano bazen obua anlıyor beni,soru sormuyorlar,öğüt vermiyorlar,bağırmıyorlar,kızmıyorlar..sadece anlıyorlar...

Keşke yapsaydım demeyin canlarım, iyi ki yapmışım deyin.
(böyle ciddiyetsiz başlayıp duygusal sonlanan bi yazı oldu)

1 Ağustos 2008 Cuma

Biliyorum,arayı biraz fazla uzattım ama bahanem çok (lütfen aklınıza albeni* adlı çikolatanın kalıplaşmış esprisi gelemsin) Çalışıyorum, malum çok az kaldı sınavlara.. Ama mutluyum, hayallerimin gerçekleşmesine çok az kaldı hatta bazı olaylar hayallerimden daha güzel hale geldi, bu ne kadar güzel birşey bilir misiniz?Umarım bilirsiniz, çöküntülü dönemleri geride bırakıp yeni bir hayata başlamak.. Beni üzen şeyleri ben de üzüyorum ;çok zevkli. Kapris yapıyorum,500 sms'in tadını çıkarıyorum(abartıyorum),luna parka kuzenimle sağlam gidip sağlam dönmüyorum,klimanın ayarını en soğuk dereceye alıp İstanbul'da bu kadar soğuk olursa nasıl dayanırım deneyleri yapıyorum(yaz günü Antalya'da kendi odamda kazak giymek)..

Not: Em9'ludan sonra Cm6'lı getirmenin zevki bi başka, irmik helvasının içine kaymaklı dondurma koymak gibi...

30 Haziran 2008 Pazartesi

şeftali

Geçen hafta mutluydum,yoğundum,eğlendim çünkü Nergiz vardı, ona burdan sevgilerimi ve teşekkürlerimi iletmekle başlıyım dedim, ne iyi ettim. İlk defa sanki bir ablam varmış gibi hissettim, ne kadar güzel bi şeymiş.Hayır burdan Nergiz'e yalakalık yapmıyorum çünkü benim kadar uyumlu bir kardeş de olmazdı yani:D

Yeah yeah yeahs'i dinlemenizi şiddetle tavsiye etmiyorum,sevimlilikle tavsiye ediyorum..Çok güzel!

Rock'n Antalya festivaline gittik, geldik.. (Hayko Cepkin iyimiş.)

Şeftali yemeye gidiyorum ben.

18 Haziran 2008 Çarşamba

1 hafta

Uzun zaman oldu sizinle birşeyler paylaşmayalı.Bu zaman içerisinde birçok olumsuz olay yaşadım,belki de bunun etkisidir.

Öss haftası hiç yaşamamam gereken birçok stresi yaşadım, gerildim,ağladım,mutsuzdum,çevremdekileri de mutsuz ettim.Okul arkadaşım Mustafa vefat etti.Öss'den 4 gün önce bütün okulumun ağladığını gördüm,insanın yapacak birşeyinin olmaması elinden hiçbir şey gelmemesi kadar sinir bozucu başka birşey olmadığını öğrendim.Annesinin çığlıklarını,babasının cenazeyi gömmek için bindiği Sivas'a giden arabadan bize acı dolu bakan gözlerini ve hafızamdan hiç silinmeyecek o veda sahnesini,bize el sallayışını yüreğim burkularak izledim,izlemek işte elinden hiçbirşey gelmediği anda yapılan düşündükçe çılgına dönülen bir eylem..

Öss'den önceki gün birçok arkadaşımdan moral içerikli başarı mesajları aldım,en ilginç olanı da Genç kurtuluş isimli gençlik kolundan gönderileniydi.Öss'nin ne kadar gereksiz olduğunu vurgulamış,insanı içten içe dolduran bir mesajdı.Mesajı okumayı bitirdikten sonra kendime güldüm,çünkü sağ kolum ileri doğru uzanmış sıkı bir yumruk yapıyordu.Yazdıkları herşey doğruydu,ama sonuç gene aynıydı,gene hiçbir ülkede olmayan ama çok önemli gibi gösterilen sistemin kurbanlarıydık.O mesajdan sonra hiçbir şey değişmedi..

O hafta depresyona girdiğimi düşündüm.Annem ve babam bana hiç olmadıkları kadar sabırlı davrandılar çünkü korkmuşlardı,ben böyle birisi değildim.Sınav oldu ve bitti.Beklediğimden daha zor bulduğum sorular,beklediğim puanın altında bir puan gelme ihtimali beni yanıltmayacak biliyorum,çok şanslıyım ki girmek istediğim okullar şu an beklediğim puanla öğrenci alıyorlar(tabi yetenek sınavlarını geçersek).Üzülüyordum, çünkü deneme sınavlarından aldığım puan ortalamam çok iyi denebilecek kadardı. Neyse oldu bitti demeyi öğrendim arkadaşlarımdan,geçen zamanı geri getiremezdim..

O akşam(Öss akşamı) mezuniyetimiz oldu.Beklediğim insanlar yoktu,beklemediğim insanlar çoktu..sonra o beklemediğim insanlar için aslında çok önemli biri olduğumu öğrendim,ve onları sevdim.Okul 3.sü oldum,bunu yazmaktan çekinmiyorum,kendimi de büyük görmüyorum.

Yine o akşam mezuniyet bittikten sonra gittiğim eğlence ortamında çok aşık olduğumu sandığım birisinden(size de çok bahsetmiştim) aslında hoşlanmadığımı öğrendim.Öyle aşk kolay birşey değilmiş bunu da öğrendim.Ben çok şey öğrenmişim..

Sonrası, 1 yıl boyunca çok özlediğim uykuyu,gündüz 2 de uyanmayı özlemişim,gözlerim şiş kalkıp çizgi film izlemeyi ve bilgisayarımın odama gelmesini de çook özlemişim..

Umarım 3 ay sonraki yazımı size İstanbul'dan yazarım, hoşt çakalın!

5 Haziran 2008 Perşembe

şiir mi bu?

Gece geç saat olmuş,kafam karışık
Taradım, açamadım saçım yine dolaşık
Sevmem ama yıkarım mecburiyetten bulaşık
Dokunmayın bu kıza sanıyor kendini aşık

Anlamaz ki ona bakışım farklı diğerlerinden
Belki anlar da çaktırmadan süzer beni derinden
Süzmese bile öyle sanmak da güzel
Öss'de yapacağım şudur: birinci bölüm sözel

Yarın erken kalkacağım lakin uykum yok henüz
İzmir'de ödül aldık yorum parçamızdı Venüs
Okul bitiyor mezun olucüüz hepimüz
Bügün bana laf atan gençti gerçek bir öküz

Dondurma aldım ne güzeldi tadı
Bu son kıtam olsun şiir uzadı
Mangalda en çok sevdiğimdir tavuk kanadı
Gözüm seğiriyo biri beni mi andı?

27 Mayıs 2008 Salı


Piyano festivali vardı geçen hafta sonu, bizim okul her yıl düzenler.Ben de çaldım bir eser,zordu,hızlı çaldım,telaşlı çaldım ama olsun yine de güzel sayılırdı..(yukarıdaki fotoğrafı da sadece beğendiğim için koydum yanlış anlaşılmasın,böyle bir piyano festivali değildi:D)

Deneme sınavlarından kötü puan alan arkadaşlar size sesleniyorum hala 19 gününüz var eğer 24 saatin 7'sini uykuya ve 7'sini diğer doğal ihtiyaçlara ayırırsanız geriye kalan 10 saat çalışabilirsiniz.

Yaklaşık iki hafta oluyor saat 6'dan sonra birşeyler yemeyeli, neden hala zayıflayamadım ben arkadaşım okur!

Son olarak 31 Mayıs'ta Parkorman'da yapılacak Yarisfest' in finalinde yarışacak olan çocukluk arkadaşım Melih Gümüşel'e ve grubu Karabüyü'ye başarılar dilediğimi iletmek istedim.

O.çocuklarına gidin, güzel sayılır...

26 Mayıs 2008 Pazartesi

mani

Manili konuşma şekli nedir? Manili konuşma günümüzde pek yaygın bir şey olmamasına karşın türkçemizi ve edebiyatımızı oldukça geliştirici niteliklere sahip olan bir türdür.Siz de bu türü konuşmalarınıza katarsanız konuşmadan aldığınız keyif ve verim % 50 artacaktır. Düşünmenizi ve espiri kabiliyetinizi geliştiren manide saçmalamak serbesttir.Üşenmeyin, siz de bir mani yazın!

manili konuşma şekline örnekler:


ben:
ben adama adam demem
adam adam olmadıkça
ben adama dam demem
türkçeyi doğru kullanırım

.Oz.:
eğer aç değilsem,
hiç sevmem menemen.
zone defans tutmuyorsa,
basketbolda şartır man a man

ben:
bu yaz hava çok sıcakmış
koltuk altımız pek kokacakmış
üzülme vardır bir çaresi
kullan rexona silip at bütün teri

ben:
reklam da yaparım arada

.Oz.:
merak eyler dururum,
blogtaki şarkıyı indirdin mi deyi?
taşım,toprağım kumum,
eskidendi hep anadolu beyi.

ben:
ben o şarkıyı senden önce dinledim
akşam yatmadan önce sütümü içeyim dedim
süt içtim dilim yandı
döküldü kilim yandı

.Oz.:
süt döküldü diye, fazla kırıtma.
bu şiir çok komik olabilir.
ancak sen yine de fazla sırıtma.

ben:
dün yedim bi tane adana
doymadım gene kestik dana
kesince kan fışkırdı nerdesin ana!
şan hep böyle çalışılır na, na, na..

.Oz.:
içmekteyim türk kahvemi,
sende öğren yapmayı he mi?,
yarın birgün gelir görücü
yaparsın taklidini öcü

ben:
kahve yapayı bilirim ben
falına da bakarım, dişine de
eğer dişinde kahve kalmışsa
söylerim hiç çekinmem

.Oz.:
aloaveralı macumum var benim
bu büyük ar benim gurur benim
hem de hiç yok et benim

ben:
güzeldir bugün dağ,bayır,kır
evin önünde var bi tane tır
tırın üstünde kuşlar pır pır
film çeker burda Kadir İnanır

ben:
yazdığımız manileri bloğa koyma gibi bir fikrim var
sen ne dersin kalabalık görünür yar yar
zaten pek güzel olmadı şimdiki
oy başım darda dumanlı dağlar

hoşt çakalın!

19 Mayıs 2008 Pazartesi

Aşık olmak ne güzelmiş,biraz acıymış ,heyecanlıymış,her akşam uyumadan önce onu düşünmek,sabah gözlerini açtığında bir daha hatırlamakmış,romantik şarkılar dinlemek sabah vakti içmekmiş,iyimiş.. Daha önce birçok kez aşık olduğumu sanmıştım, belki de oldum ama bu kadar yoğun değildi hiçbiri. Farklı bu.2 defa gördüm onu buna rağmen belkide bir daha hiç göremeyeceğim halde süslenip çıkıyorum sokaklara, belki görürüm diye...O kadar güzel bir duygu ki bu, o kadar saf,su gibi...bana baktığında kalbimin kanatlanıp uçacağını hissettim,ürkek,heyecanlı..Belki o da beni düşünüyordur, belki de başka birisini... Aşık olunca insan çok eksiltili cümle kurup sonuna üç nokta(...) koyuyor arkadaşım okur. Arkadaşım okur demek çok hoşuma gitti,samimi..

Bugün 19 Mayıs. Gencim.Benim bayramım ama ben sabahın köründe test çözdüm.Bizi bu hale getirenleri (buraya üç noktayı siz getirin artık)

Olimpos festivaline gidemedim diye kahrından ölen ben, Nergiz'den harika bir teklif aldım. Bu yıl ilki düzenlenen -geleneksel- Rock'n Antalya festivaline gitme kararı aldık. Konserden haberdardım ama Nergiz'le konuşurken sanki ilk defa duymuşum gibi oldu (size de olur mu böyle?). Arkadaşlarımla da gidebilirdim, ama onunla gitmek çok hoşuma gidecek biliyorum.(merak edenleriniz varsa, Nergiz: Çok güzel kelimesiyle sıfatlandırılamayacak kadar güzel,zeki,alımlı,entellektüel (umarım doğru yazmışımdır) disiplinli ve düzenli bir insandır, ve en önemlisi benim kuzenim haliyle genlerimiz benzer:D)

Aşıksanız, bir tane şarkıyı sürekli dinlemeye kalkışmayın,arada değiştirin.

Bu arada biri bana nisan ve mayıs aylarında neden güzel film olmadığını açıklasın!

imza

2 Mayıs 2008 Cuma

çocukluk

Çocukluk ne güzeldir.Yanlışınızı,aptallığınızı örtebilmek için suçu çocukluğa atmak ayrı bir güzellik tabiki, ama büyüyoruz.(çok sıkıcı bir cümle oldu) Çocukluğa suç atabilelecek yaşı çoktan geçtik. Peki şimdi ne olucak? Hata yapmayacak mıyız? Suçu neye atmalı? Bu sefer de genciz,delikanlıyız,kanımız deli diyebilirsiniz.Bu kadar.

Ben çocukken aptaldım.(Şimdi çok mu akıllısın? dediğnizi duyar gibiyim.Kırarım kafanızı!) ama sanıyorum benim dönemimdeki bütün çocuklar aptaldı 2. ve 3. sınıf nesli. Nedense bu dönemde yapılan en havalı şey arkadaşlarının evde kutladığı o dandik doğum günleri.( Şimdi dandik dediğime bakmayın o zamanlar müthiş bişey bu.)
Bir gün gittim böyle en havalı kıyafetimle arkadaşımın doğum gününe yalnız elbise yanar dönerli olmazsa olmaz yani, o dönemin mantığı bu, neyse yedik iştik eğlendik derken ( galatasaray marşında göbek atan tipler düşünün artık) bahçede oynamaya karar verdik biz. Çok mantıklı olan arkadaşlarımızdan biri bişeylerden kaçma diye bir oyun oynamamız gerektiğini ileri sürdü. Bu akıl almaz süper oyunu oynamaya başladık biz 20 kişi falan, neyden kaçtığımızı bilmeden koşuyoruz. Ve en sonunda bir duvara rasladık herkes ordan atlamak zorunda ama ölüm kalım meselesi artık ordan atlamak. Herkes atladı teker teker atladıkları yerde de samanlar var, üst baş kir pas içinde sırf macera olduğu belli olsun diye, tabi ben atlamak istemedim ( bayan tırsık) ama beni nasıl gaza getirdiler anlatamam artık bizi kovalayan hiçbişeylerin katil olduğunu düşünüyorum o derece ,atlamam lazım ordan hem böylece arkadaşlarımın gözünde çok büyüyeceğim ya. Gene bu çok akıllı arkadaşım atlarken bana öneride bulundu -havuza atlar gibi atla işte kızım sen de amma tırsık çıktın kızım şimdi yakalıycaklar bizi öldürücekler senin yüzünden..ve atladım.Kolumu kırdım.Neden mi kolumu kırdım? Çünkü o gerizekalı kız bana havuza atlar gibi atla dediği için kırdım. o zamanlar burnumu kapatmadan dalamıyodum ben, atlarken de bir elim burnumda bir elim sallana sallana atladım, samanların içindeki taşa çarptım. O düğünden fırlama elbisem samanlarla doldu ve zamanlamasına her zaman hayran olduğum muhterem insan babam o anda olay yerine geldi.Gerisini de siz tahmin edersiniz işte..
Bununla kaldığımı mı sanıyorsunuz bide? Annemlere rezil olmamak için söylediğim yalandan bahsediyim o zaman. Şimdi biliyorum bir ton laf yiyeceğim, canım da acıyor bi yandan zaten, öyle güzel bir yalan uydurdum ki artık annemlerin beni engelli okuluna yollamadıklarına şaşıyorum şu an.-kızım nasıl düştün? - anne bak şimdi biz oyun oynuyoduk, sonra bir taş vardı böyle kocaman (ağlama efektleri), kocamandı ama böyle kocaman işte ben koşarken onu görmemişim ona takıldım ve TERS TAKLA açtım,yüzümü koruyum derken(akıllıca) elimi yere koydum sonra elim acıdı..
Annemler inanmadı ilk başta kolumun kırıldığına nedense, annem üstümü kirlettim diye döve döve duşa soktu bi yandan da fırça kayıyo, babam artık dayanamadı ben çıkınca banyodan elimde boş bir deterjan kutusu verdiler ben tutamadım pat yere düştü. Sonra inandılar, gecenin bi vakti hastahane.. ama kolumun kırıldığını anlayınca ikiside süt dökmüş kedi oldular,bir ilgi bir ilgi..


Okulda da ayrı bir havam vardı böyle alçılı kol bembeyaz herkes yanına geliyor geçmiş olsun diyor falan. Benden sonra zaten okulda alçılı kol modası başlamıştı, kolunu kıramayanlar da eline bi bez bağlıyodu geliyordu..

Büyümek çok güzelmiş yahu...

30 Nisan 2008 Çarşamba

üzüntü

Merhaba,
Merhaba dedim çünkü bloğum kapanmıştı, baktım gene açılmış o zaman yazıyım bari bişeyler dedim.Üzülmüştüm bende. Acaba okuyanım var mıdır diye merak ediyorum, olmadığını biliyorum halbuki:)
Feysbuktan çocukluk arkadaşlarımı buldum. Başlarda çok sevinmiştim,ama baktım herkes benimle aynı duyguyu paylaşmıyor.Buna da üzüldüm. İnsanlara çok mu değer veriyorum? Ama ben de insanım.Kendime kızdım şu an tabiki her insanın değeri çok büyük. Yanlışımı görmeniz için bu cümlemi silmeyeceğim "insanlara çok mu değer veriyorum?"----->bunu işte.
not: eğer bir okurum varsa ona bir sorum olacak: Naber?
Okulda konser verdik ne güzel oldu,beğenildik..
Mobil öğrenci olmanın tadına varmak çok güzel. ama mesaj çekecek kimseyi bulamamak çok kötü. İşte buna da üzüldüm ben şu an.
Ne üzücü bir gün, üzüldüm..

Eğer üçüncü yazıma kadar kapanmazsa bloğum o zamana kadar hoççakal, eğer kapanırsa da hoççakal.

öneri: konsere gitsenize.

1 Nisan 2008 Salı

acemilik

İlkbahar ne güzel mevsimdir. Sadece doğayı kastetmiyorum insanlar da bir garip oluyor baharları. Eve geç gelmeler,eğlenme isteği, aşık olmalar artıyor haliyle. çiçeklerin kokusu bile kışkırtıcı oluyor. Yeni şeyler yapmak,heyecan yaşamak istiyorsun. Ben de baharın etkisi midir, the oz'un "sen de blog yazsana" demesinden midir bilmem bu işe giriştim. Nedense bunları yazarken de bi garip hissettim kendimi.Dönem ödevi denen zımbırtıyı yapmam,bir öss genci olarak ders çalışmam, flüt,piyano çalışmam ve ev işlerinde aileme yardımcı olmam gerekirken bunu yazıyorum.Tabi arada bu dediklerimi de yapıyorum,hayat şartları.

Babalar ne ilginçtir kız çocuklarına sevgi sözcükleri söylerken örn: the piliç iz booon!, lapuriştinin puriştisi.. Elbette bu cümlelerin anlamlarını kimsenin bilmediğini biliyorum çünkü babam bizzat kendi uydurur ve bir süre sonra kalıplaştırır. Sadece sevgi sözcükleri oldukları bilmek yetiyor bana,anlamaya çalışmadım zaten hiç. Belki sizin babanız daha normaldir, ama benim babam çok garip bir insan(çok garip). Her gittiği ortamda mutlaka dikkati üzerine çekmeyi başarır.bu fiziksel değil. Sonra mutlaka her çorumluyu tanır (istisnasız). Mesela bir gün etrafına garipçe bakınan bir adamı gözüne kestirip “çiğdem, bak bu kesin çorumludur” dedi. İnanmadım, gitti ve sordu. Adam çorumluydu gerçekten.ilginçti. tamam çok da ilginç değildi:/

-baba, gel piyanoda ‘sen gelmez oldun’ u blue’s yaptım güzel oldu dinle bi.
-çorap giyin!


Sie!