19 Aralık 2010 Pazar

.

yaşıyorum..

3 Ekim 2010 Pazar

Düşmek





idob
açılışı için çok güzel giyinmiş, makyaj yapmış ve topuklu ayakkabıyla tin tin yürüyerek bir grup dedikoducu genç insanın yanından geçerken pata da küte yere kapaklanmak nasıl bir duygudur?

düşmeden önceki 5 saniye:

1. saniye: (tramvay'a yetişilmeye çalışılmaktadır) ay koşmasamıydım şimdi düşücem o olucak..
2. saniye: hah iyi ki güzel giyinmişim bugün şu dedikoducuları da sollayayım..
3. saniye: niye koşuyourm ben.. aa kayıyorum, kaydım düşücem galiba..
4. saniye: düşüyorum, düşüyorum la ben, rezil oluyorum şunların önünde ya anneeeeeee çorabım da yırtılacaaaaaak..
5. saniye: ağlarsam çocuk gibi olmaz, çığlık atıyım iyisimi..

viiiiiijjjt Pat!

düştükten sonraki 5 saniye:

1. saniye: off dizimdeki kaçıncı yara bu, nasıl da acıyor.. (gözler hafiften dolar)
2. saniye: rezil oldum!! aa herkes de bana bakıyor allah kahretsin!!
3. saniye: dedikocu pislikler gülmeye başladı defolun pislikler.. ne biçim de gülüyolar yeaa..
4. saniye: aa bi yakışıklı bana doğru geliyor, bi dakka nereloloyör?
5. saniye: elini uzattı aa yardım ediyor.. nasıl gözüküyorum acaba ya?? dur güleyim de kendimle dalga geçmiş gibi olayım karizmaya bok sürdürmeyeyim..

oğlan çocuğu bacaklar..

22 Eylül 2010 Çarşamba

simit

sabah sabah şu seslere uyandım;

"sıcak sıcak, yanıyor yanıyoooor
aşkın simidi geldiiiiii"

arkadaşım uyandı ve simitçinin taklidini yaparak;

"sıcak sıcaaak, yanıyor yanıyooor
taş fırın simidi geldiiiii"

aslında romantik biri de değilim niye öyle oldu birden?

20 Eylül 2010 Pazartesi

Bugün




gece saat 4 gibi evden çıktık, 6'da kuzenimin uçağı vardı, 8'de de benim.. onu yolladım, oturdum bir köşede kitap okudum, uçağın kalkma saatine yakın kapıya gittim.. kitabı bıraktım, biraz müzik dinledim, saat geldi, kalabalık arttı ama uçak 2 saat rötar yapmıştı, ha bir de kapısı değişmiş 210.. yeni kapının yanındaki banklardan birine oturdum ve uyudum biraz, uyumaya çalıştım diyelim, bu arada gözümü her açtığımda bana dik dik bakan yavşak bakışlarla karşılaşıyordum.. 2 saat geçti derken yeni bir rötar haberi daha, 3 saat.. insanlar telefonla bir yandan toplantılarını iptal ederken diğer yandan uçuş görevlileriyle kavga etmeye başladı, ben de sinirlenmiştim. o yavşak bakışlı çocuk birden konuşmaya başladı, "itiraz edelim yeni uçak yollasınlar ya da başka uçağa yönlendirsinler bizi" mantıklıydı, birkaç kişi birleşip danaya girdik.. pardon, uçuş görevlisine gittik.. ufak bir tartışmadan sonra öğrendik ki uçağımızda bomba var. aramalar, taramalar yapılırken biz de başka uçaklarda yer arama peşindeydik, bulamadık derken bomba ihbarı olan uçakla 6 saat sonra yola koyulduk.. sinirler bozuk, zaten yarım yamalak uykuyla duruyorum, uçak kalkar kalkmaz daldım ben, sonra da sıçrayarak uyandım. biri "DOKTOOOOOR" diye bağırdı. bilin bakalım n'oldu? adamın birir kalp krizi geçirdi uçakta, herkes panik.. ha az önce de en yakın arkadaşımın köpeğinin ölüm haberini aldım.. benimle bir derdin mi var?

20 Ağustos 2010 Cuma

duygusal gibi..

Özledim, İstanbul'un sokaklarını, çöp torbalarının yanındaki kediciklerini, balkonumdaki güvercinlerin sürekli mutfak camına sıçmasını, her sabah geç kaldığım derslerimi, bana siyah poşetin içinde buz gibi efes getiren dostlarımı, romantik gibi, pembemsi deniz manzarasını..

Daha çok özlediğim bir şey daha var..

1 Ağustos 2010 Pazar

olmus mu?

bu kiz blog'u unuttu dediniz degil mi? peheey.. unuttum hakikaten, güzel bir geri dönüs yapacagim tez vakitte, o zamana kadar siz bi inceleyin bakalim olmus mu yeni temamiz..

mucurdum..

8 Haziran 2010 Salı

bana ne ki

yağmurlu bir günde vapurdaysanız, en depresip parçaları dinleme gibi bir lüksünüz vardır. ne lüks ama.. cam kenarını kapmış depresif kız rolü oynarken, vapura binen diğer insanları gözlemlemeye başladım bugün, ve kendimi saçma sapan bir konuda yorum yaparken buldum; seks. yaşlı yaşlı teyzelere bakıyorum, amcalara, çocuklara, kokoşlara.. sonra da tahmin yürütüyorum, şu teyze kesin menapozdadır, şu kadın çok azgın gözüküyor, bu amca ölümüştür bilmemne.. sana ne di mi? hah işte ben de sordum kendime bu soruyu merak etmeyin. napıyım yani amaan..

not: baba blogumu okumayı bırak, şuraya sansürsüz şeyler yazayım artık..