2 Mayıs 2008 Cuma

çocukluk

Çocukluk ne güzeldir.Yanlışınızı,aptallığınızı örtebilmek için suçu çocukluğa atmak ayrı bir güzellik tabiki, ama büyüyoruz.(çok sıkıcı bir cümle oldu) Çocukluğa suç atabilelecek yaşı çoktan geçtik. Peki şimdi ne olucak? Hata yapmayacak mıyız? Suçu neye atmalı? Bu sefer de genciz,delikanlıyız,kanımız deli diyebilirsiniz.Bu kadar.

Ben çocukken aptaldım.(Şimdi çok mu akıllısın? dediğnizi duyar gibiyim.Kırarım kafanızı!) ama sanıyorum benim dönemimdeki bütün çocuklar aptaldı 2. ve 3. sınıf nesli. Nedense bu dönemde yapılan en havalı şey arkadaşlarının evde kutladığı o dandik doğum günleri.( Şimdi dandik dediğime bakmayın o zamanlar müthiş bişey bu.)
Bir gün gittim böyle en havalı kıyafetimle arkadaşımın doğum gününe yalnız elbise yanar dönerli olmazsa olmaz yani, o dönemin mantığı bu, neyse yedik iştik eğlendik derken ( galatasaray marşında göbek atan tipler düşünün artık) bahçede oynamaya karar verdik biz. Çok mantıklı olan arkadaşlarımızdan biri bişeylerden kaçma diye bir oyun oynamamız gerektiğini ileri sürdü. Bu akıl almaz süper oyunu oynamaya başladık biz 20 kişi falan, neyden kaçtığımızı bilmeden koşuyoruz. Ve en sonunda bir duvara rasladık herkes ordan atlamak zorunda ama ölüm kalım meselesi artık ordan atlamak. Herkes atladı teker teker atladıkları yerde de samanlar var, üst baş kir pas içinde sırf macera olduğu belli olsun diye, tabi ben atlamak istemedim ( bayan tırsık) ama beni nasıl gaza getirdiler anlatamam artık bizi kovalayan hiçbişeylerin katil olduğunu düşünüyorum o derece ,atlamam lazım ordan hem böylece arkadaşlarımın gözünde çok büyüyeceğim ya. Gene bu çok akıllı arkadaşım atlarken bana öneride bulundu -havuza atlar gibi atla işte kızım sen de amma tırsık çıktın kızım şimdi yakalıycaklar bizi öldürücekler senin yüzünden..ve atladım.Kolumu kırdım.Neden mi kolumu kırdım? Çünkü o gerizekalı kız bana havuza atlar gibi atla dediği için kırdım. o zamanlar burnumu kapatmadan dalamıyodum ben, atlarken de bir elim burnumda bir elim sallana sallana atladım, samanların içindeki taşa çarptım. O düğünden fırlama elbisem samanlarla doldu ve zamanlamasına her zaman hayran olduğum muhterem insan babam o anda olay yerine geldi.Gerisini de siz tahmin edersiniz işte..
Bununla kaldığımı mı sanıyorsunuz bide? Annemlere rezil olmamak için söylediğim yalandan bahsediyim o zaman. Şimdi biliyorum bir ton laf yiyeceğim, canım da acıyor bi yandan zaten, öyle güzel bir yalan uydurdum ki artık annemlerin beni engelli okuluna yollamadıklarına şaşıyorum şu an.-kızım nasıl düştün? - anne bak şimdi biz oyun oynuyoduk, sonra bir taş vardı böyle kocaman (ağlama efektleri), kocamandı ama böyle kocaman işte ben koşarken onu görmemişim ona takıldım ve TERS TAKLA açtım,yüzümü koruyum derken(akıllıca) elimi yere koydum sonra elim acıdı..
Annemler inanmadı ilk başta kolumun kırıldığına nedense, annem üstümü kirlettim diye döve döve duşa soktu bi yandan da fırça kayıyo, babam artık dayanamadı ben çıkınca banyodan elimde boş bir deterjan kutusu verdiler ben tutamadım pat yere düştü. Sonra inandılar, gecenin bi vakti hastahane.. ama kolumun kırıldığını anlayınca ikiside süt dökmüş kedi oldular,bir ilgi bir ilgi..


Okulda da ayrı bir havam vardı böyle alçılı kol bembeyaz herkes yanına geliyor geçmiş olsun diyor falan. Benden sonra zaten okulda alçılı kol modası başlamıştı, kolunu kıramayanlar da eline bi bez bağlıyodu geliyordu..

Büyümek çok güzelmiş yahu...

Hiç yorum yok: