Verdi dinleyip temizlik yapıyordum bir odası, bir salonu ve bir de küçük banyosu olan evimde. kısa sürdü temizliğim, çünkü sular kesikti. süpürdüm etrafı ama bulaşıkları yıkayamadım, duş alamadım, yerleri silemedim. bu sebeple bir Cecilia Bartoli cd'si takıp hayatıma kaldığım yerden devam ettim. biraz yağlanmış saçlarımı toplamak istedim, aynanın karşısına geçtim ama herzamanki gibi saçlarımla değil yüzümle ilgilendim, yok kaşım mı çıkmış, sivilce mi var işte bunlar gündemimi kısa süreli değiştirebilen konular. saçlarım hmm.. hiç boyatmadım ben, boyatmak istedim ama vazgeçtim ya da vazgeçirdiler. boyatırsam çünkü dikkat çeken bir renk olurdu saçım, sonra kendimle dalga geçerdim..
mandalina mevsimin en güzel meyvesidir benim için. kokusu, tadı, soyması bile hoşuma gidiyor böyle tırnaklarımın arasına girse de kabuk parçaları, sarı sarı.. ama eğer en sevdiğim meyve sıralaması yaparsak mandalina üçüncüdür. birincilik teli her zaman çileğindir, ikincilik karpuzun..
şimdi bütün okurlarım için piyanoda "the cure - love song (cover)" çalacağım, ama ne yazık ki duyamayacaksınız.. olsun ben çalıyorum yine de sizin için bilin bunu :)
not: bu yazıyı okuduysan bugün, üç vakte kadar güzel bir haber alacaksın.
6 yorum:
mandalina rengi saçlar ve temizlik yapan cure elemanları
başlık olabilirmiş zira başlık bulmakta zorlanıyorum =/
sana üç vakte kadar beş!
pardon dörtmüş.
bana hani hani hani o norah jones sesiyle bir parça çalacaktın ya.. İşte ben onu duymak istedim the cure yerine. Yeğenini ayağında sallarken norah jones ve the beatles söyleyen bossa'dan sevgilerle..öpük:*
senin için onu da çalacağım bebeğim, yeğenini öpüyorum, şu bizim gizli işlere de el atmamız lazım :P
Yorum Gönder