2 Nisan 2009 Perşembe

dertli çoban

Tek başıma yaşıyorum artık. Ne keyifli bir duyguymuş öyle.. İstediğim düzen, istediğim sorumluluk, istediğim gibi yaşama özgürlüğü.. kulağa pek hoş geliyor tabii, taşınana kadar neler çektim bir bilseniz.

Diyete başladım bir de (sanki ihtiyacım varmış gibi:P). çok uzun sürmedi zaten 4 gün dayanabildim ne fena. Yeni bir başlangıç içindi bütün eziyet. Neyse ki huzur ve mutluluk geri döndü bana. bu sefer sıkı sarıldım onlara, yoklukları canımı acıtıyor.

Annem geldi taşınmama yardım etmek için, çok para harcadık, çok yorulduk.. Ve gittiği gün yastığına sarılarak ağladığımda anladım bir kez daha onu nasıl sevdiğimi.

Bir çok şeye dolmuştum. "welcome to İstanbul" dedi bana arkadaşlarım, güldüm, gülmeyip ne yapacaktım..

Bahar da geldi sonunda, koyu ve bunaltıcı havayı uzaklaştırdı bizden. Sonra hormonlarımız daha çok çalıştı, daha çok çalıştı... ama baktık ki boşuna çalışmış etrafta yok ki şöyle bir sevgili adayı, dayı, ayı, yı, ı..

Çok dil öğrenmek lazım, çok ülkeler gezmek lazım, benimle gelir misiniz? Eğer koşulsuz kabul eden varsa bu teklifimi, bir teklif daha edeyim ben ona
- Bütün masraflarımı karşılar mısınız?
("bi biskrem versem?" diye devam eder bu uzatmayayım)

Biraz şımarık sayılırım..

Hiç yorum yok: